Flow: Doğanın Sesiyle Anlatılan Bir Dostluk Masalı

 Flow: Doğanın Sesiyle Anlatılan Bir Dostluk Masalı

Letonya yapımı animasyon Flow (2024), Gints Zilbalodis’in yönettiği, diyalogsuz bir görsel şaheser. Altın Küre ve Oscar’da En İyi Animasyon Filmi ödüllerini kazanan bu film, bir kedinin liderliğinde farklı hayvanların sel felaketi sonrası hayatta kalma çabasını anlatıyor.

Flow, bir ormanda yalnız yaşayan siyah bir kedinin etrafında dönüyor. Bir sel felaketi, kediyi ve diğer hayvanları—bir köpek, bir kapibara, bir lemur ve bir sekreter kuşu—bir teknede bir araya getiriyor. Bu farklı türler, doğanın zorlu koşullarında hayatta kalmak için iş birliği yapıyor. Film, diyalogsuz anlatımıyla duyguları ve ilişkileri görsellerle ifade ediyor, böylece her yaştan izleyiciye hitap ediyor.

 Filmi izlerken en sevdiğim yanlarından birisi Kelimeler olmadan bu kadar çok duyguyu aktarabilmesi, Hayvanların hareketleri ve doğanın sesleri, hikâyeyi evrensel kılıyor,deniyor. Sel sularının dalgalanması, ormanın ışıkları ve hayvanların detaylı tasarımları, her sahneyi bir tabloya dönüştürüyor.


Flow’un temel temalarından biri, farklılıklara rağmen bir arada durabilmek. Film, hayvanların sel gibi kontrol edilemeyen bir felakete karşı nasıl birleştiklerini gösteriyor. Bu, toplumsal düzeyde dayanışmanın önemini hatırlatıyor. Film, zor zamanlarda farklılıkların değil, ortak hedeflerin önemli olduğunu hissettiriyor. ( Bu bana son zamanlarda ki Türkiye nin durumunu hatırlatıyor.)

 

Hayvanların birbirine destek olması, gerçek hayatta da ihtiyaç duyduğumuz bir umut mesajı veriyor. Bu, özellikle şiddetten etkilenen bireylerin yalnız olmadığını ve dayanışmayla güçlenebileceğini ima ediyor.

Flow’un en dokunaklı mesajı, “sana benzemeyenle dost olabilmek”. Filmdeki hayvanlar, tamamen farklı türlerden: kedi bağımsız ve çevik, köpek sadık ama telaşlı, kapibara sakin, lemur meraklı, sekreter kuşu zarif ama mesafeli. İlk başta bu farklılıklar bir çatışma yaratacak gibi görünse de, film onların güven ve iş birliğiyle nasıl bir aile haline geldiğini gösteriyor.

 Bu konu altında çok hoş bir felsefe iliştirilmiş. “Her hayvanın kendi gücü ve zayıflığı var, ama birlikteyken yenilmezler. Farklılıkların zenginliğini görmek harika. Kedi, diğer hayvanları yönlendirirken onların yeteneklerini fark ediyor; köpek tehlikelerde öne atılıyor; kapibara sakinliğiyle grubu bir arada tutuyor. Bu dinamik, izleyiciye empati ve iş birliğinin gücünü hatırlatıyor.

 Bu tema, günümüz dünyasında özellikle anlamlı. Kutuplaşmanın arttığı bir çağda, Flow bize farklılıklara rağmen bir arada durmanın mümkün olduğunu söylüyor. Bir sahnede, lemurun kediye yiyecek paylaşması veya sekreter kuşunun grubu kurtarmak için cesurca hareket etmesi, dostluğun evrensel olduğunu gösteriyor.

 Flow’un başarısı, sadece görsel estetiğinde değil, evrensel temalarında yatıyor. Film, dayanışma, doğayla uyum ve farklılıklara saygı gibi konuları işlerken, izleyiciyi düşünmeye ve hissetmeye davet ediyor

 “Sana benzemeyenle dost olabilmek” ise filmin kalbi. Hayvanların farklılıklarına rağmen bir aile gibi hareket etmesi, bize empati ve iş birliğinin her zorluğu aşabileceğini gösteriyor

 

@zeytine.batmayan.catal



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aralık ve Yağmurlar ...

Yıldızların Arasında Bir Kalp

Karın Büyüsü: Edebiyattan Geleneklere, Psikolojiden Ev Hâline Kadar