Jason W. Moore ve Raj Patel - Yedi Ucuz Şey

 Jason W. Moore ve Raj Patel - Yedi Ucuz Şey

Yedi Ucuz Şey Üzerinden Dünya Tarihi: Dünyayı Kim ve Ne Ucuzlattı?

Dünya tarihini anlatmanın sayısız yolu var. Savaşlar, imparatorluklar, devrimler, ideolojiler… Ancak Jason W. Moore ve Raj Patel, tarihe bambaşka bir pencereden bakıyor: "Ucuzluk" kavramı üzerinden insanlığın hikâyesi.

İnsan uygarlığının gelişiminde belirleyici olan yedi temel unsuru—doğa, para, ekmek, bakım, gıda, enerji ve yaşam—merkeze alarak, modern dünyanın nasıl şekillendiğini ve bunun nelere mal olduğunu anlatıyorlar.

Ucuzluk

Kapitalist sistemin temelinde "üretim maliyetlerini düşürmek" yani "ucuza getirmek" yatar. Ancak Moore ve Patel, ucuzluğun sadece bir ekonomik strateji olmadığını, aynı zamanda insanları ve doğayı sömürmenin bir yöntemi olduğunu savunuyor. Kapitalizmin ayakta kalabilmesi için bazı şeylerin sürekli olarak ucuza tutulması gerektiğini vurguluyorlar.

 

Örneğin:

Doğanın sınırsız ve bedava olduğu varsayılır.

Kadınların emeği "sevgi işi" olarak görülüp değersizleştirilir.

Gıdanın ve enerjinin mümkün olduğunca ucuz olması gerektiği düşünülür.

İşçilerin yaşamı, ucuz iş gücü sağlamak üzerine şekillendirilir.

Peki, bu sistemin bedelini kim ödüyor? Doğa, işçiler, kadınlar, göçmenler, gelişmekte olan ülkeler… Yani kapitalist düzenin çarklarını döndürmek için harcanabilir kabul edilen herkes ve her şey.

 

Doğa

Kapitalizm, doğayı bir hammadde deposu olarak görür. Su, ormanlar, toprak, madenler… Hepsi ucuz olmalı ki ekonomi büyümeye devam edebilsin. Ancak bunun sonucu olarak doğanın yıkımı hızlanıyor: İklim değişikliği, ormansızlaşma, su kıtlığı, biyolojik çeşitliliğin azalması…

Yazarlar, doğanın "ucuz" kabul edilmesinin, aslında gezegenin geleceğini nasıl tehlikeye attığını güçlü bir şekilde anlatıyorlar. Üstelik bu zarar, en çok iklim krizine en az sebep olan yoksul topluluklara yansıyor.

 

Para

Kapitalizm, parayı sihirli bir araç gibi kullanarak insanları ve kaynakları yönetiyor. Bankalar, faiz sistemleri ve borç ekonomisi, emeğin sürekli olarak ucuza getirilmesini sağlıyor. Özellikle işçi sınıfı ve gelişmekte olan ülkeler, borçlandırılarak sistemin içinde tutuluyor.

Kitap, kapitalizmin para üzerindeki manipülasyonlarını ve nasıl çalıştığını anlatırken, "Para ne zaman gerçekten özgürleştirici bir güç oldu?" sorusunu da düşündürüyor.

 

Ekmek ve Gıda

Gıda tarih boyunca sadece bir ihtiyaç değil, aynı zamanda bir güç aracı oldu. Kitap, sanayi devriminden günümüz süpermarketlerine kadar, insanların nasıl daha ucuza ve daha kötü beslenmeye itildiğini anlatıyor. Büyük gıda şirketleri, küçük çiftçileri nasıl yok etti? Tarım ilaçları ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ile gıda nasıl endüstrileşti?

“Ekmek, işçileri doyurmanın değil, onları yönetmenin bir yolu oldu.”

Dünya çapında üretim artarken, milyonlarca insanın neden aç kaldığını sorgulayan kitap, gıda adaletsizliğini sert bir dille eleştiriyor.

 

Bakım

Kadınlar tarih boyunca ekonomik sistemin dışına itildi. Ev işleri, çocuk bakımı, yaşlı bakımı… Bunlar "sevgi işi" sayıldı ve ekonominin resmi yüzüne hiçbir zaman yazılmadı. Ancak gerçek şu ki, bakım emeği olmasa hiçbir sistem çalışmazdı.

Bakım emeğinin nasıl sömürüldüğünü anlatan kitap, kapitalizmin kadınların ücretsiz emeği üzerine nasıl inşa edildiğini çarpıcı örneklerle gösteriyor.

 

Enerji

Modern dünya, ucuz enerjiye bağımlı. Ancak bu bağımlılık, büyük savaşlara, çevresel felaketlere ve politik güç mücadelelerine yol açtı. Petrol, kömür ve doğalgazın nasıl insanları köleleştirdiğini anlatan kitap, alternatif enerji kaynaklarının neden yeterince desteklenmediğini de sorguluyor.

 

“Ucuz enerji, ucuz işçiyi mümkün kılar.”

 

Sanayi devriminden fosil yakıt savaşlarına kadar, enerji sisteminin nasıl inşa edildiğini anlatan bölümler, günümüz enerji krizine de ışık tutuyor.

 

Yaşam

Son bölümde, kitabın belki de en sarsıcı sorusu geliyor: Hangi yaşamlar değerli, hangileri değil?

 

Kapitalizm, bazı hayatları daha değerli kılarken, diğerlerini göz ardı ediyor. Zengin ülkelerde insanlar uzun ve sağlıklı yaşarken, fakir ülkelerde doğan çocukların kaderi çok daha farklı oluyor. Göçmen işçilerin hayatları ucuz, sağlık hizmetleri bir ayrıcalık ve modern kölelik hala varlığını sürdürüyor.

 

Moore ve Patel’in kitabı, sadece kapitalizmin eleştirisini yapmakla kalmıyor, aynı zamanda şu soruyu da soruyor: "Bunu değiştirmek mümkün mü?"

 Cevap, büyük oranda okurun kendisine bağlı. Dünya düzenini anlamak, ucuza getirilen şeylerin kimin pahasına olduğunu görmek ve bu konuda harekete geçmek, küçük ama etkili adımlar olabilir.

 

Ucuzluk her zaman birilerinin bedel ödemesi anlamına gelir. Peki, bu be

deli kim ödüyor?

Bu kitap, bunu düşünmek ve harekete geçmek isteyen herkes için okunması gereken, güzel bir eser.


@zeytine.batmayan.catal





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aralık ve Yağmurlar ...

Yıldızların Arasında Bir Kalp

Karın Büyüsü: Edebiyattan Geleneklere, Psikolojiden Ev Hâline Kadar