Orta Çağdan Moderniteye: Polonya’nın Büyülüycü Sokaklarında Bir Yolculuk

 Orta Çağdan Moderniteye: Polonya’nın Büyülüycü Sokaklarında Bir Yolculuk

28 Mayıs Pazar günü, iş gezisi için Polonya'ya doğru yola çıktık. Varşova aktarmalı olarak Baltık Denizi'nin incisi Gdansk'a vardık. Tarihi dokusuyla büyüleyen bu şehir, geçmişin izlerini taşıyan sokakları, gotik mimarisi ve kehribar takı satıcılarıyla tam bir Orta Çağ atmosferi sunuyordu.


Gdansk'ta ilk durağımız Uzun Pazar Meydanı oldu. Arnavut kaldırımlı yollar, tarihi binalarla bezenmiş ve restoranlarla dolu meydan, tam anlamıyla bir zaman yolculuğu hissi veriyordu. Burada kısa bir yürüyş yapıp atmosferin tadını çıkardıktan sonra lezzetli bir akşam yemeği ile günü tamamladık.

Polonya'yı Boydan Boya Keşfetmek

Ertesi sabah erkenden yola çıktık. Hem iş hem de keşfetme arzusuyla dolu bir yolculuk bizi bekliyordu. İlk durağımız Torun'du. Burası, sadece Nicolaus Copernicus'un doğduğu şehir olmakla kalmayıp, aynı zamanda gotik mimarisi ve tarihi dokusuyla çok özel bir atmosfere sahipti. St. John's Katedrali'ni selamlayarak Old Town Meydanı'na yöneldik. Burada cafelerde oturup sohbet eden insanların arasına karışıp, nehri izleyerek fotoğraflar çektik. Yeşil alanlar, dingin nehir ve parlayan güneş, huzur dolu bir ambiyans yaratıyordu.

Sonraki durak Poznań oldu. Burada zamanımız kısıtlıydı, ancak bir akşam yemeği molası bile şehrin enerjisini hissetmemiz için yeterliydi.

Doğanın Kalbinde Bir Gece

Sonraki konaklamamız Katowice yakınlarında, ormanın içinde saklı bir otelde oldu. Sabah uyandığımızda kuşların cıvıltısı ve temiz hava, bütün yorgunluğumuzu silip süpürdü. Orman içinde sessizce yol alırken, bir geyik hızlıca önümüzden geçti. Yol boyunca vahşi hayvan uyarı levhaları görmek, buranın doğanın kucağında bir yer olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Tarihin Gölgesinde: Krakow

Krakow, bütün güzelliğiyle bizi karşıladı. Burası Varşova'dan önce Polonya'nın başkenti olmuş ve hala tarihi dokusunu koruyordu. Şehir meydanının ortasındaki Azize Meryem Bazilikası, gotik görkemini gözler önüne seriyordu. Wawel Kalesi'ne çıkarken, Krakow'un büyüleyici manzarası karşımızdaydı. Kalenin içindeki Wawel Katedrali ise tarih kokan duvarları ve etkileyici mimarisiyle bizi zamanda geriye götürdü.

Varşova: Geçmiş ve Gelecek Arasında

Son durak, Polonya'nın canlı ve hareketli başkenti Varşova oldu. Havaalanına yakın bir otelde konakladıktan sonra, Old Town'a tramvay ile geçtik. İlk gözümüze çarpan Rusya sınırları dışında kalan 7 Sisters tan biri olan binanın göz alıcı büyüklüğüydü. Kültür ve Bilim Sarayı olarak kullanılıyormuş. İçeride müzeler ve sergiler bulunuyor. Kraliyet Şatosu, Warsaw Barbican, Saxon Garden ve Copernicus Anıtı gibi tarihi noktaların yanından geçerek şehri yürüyerek keşfedebiliyorsunuz. Varşova, tarihle modernitenin muhteşem bir uyum içinde buluştuğu, enerjisi hiç bitmeyen bir başkentti.

Polonya'yı baştan sona keşfederken, her bir şehrin bize sunduğu hikayeleri soluyarak ilerledik. Gdansk'taki tarih kokan sokaklar, Torun'un gotik atmosferi, Krakow'un muhteşem dokusu ve Varşova'nın modern dokunuşu bir araya geldiğinde unutulmaz bir seyahat deneyimi yaşadık.

@zeytine.batmayan.catal














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aralık ve Yağmurlar ...

Yıldızların Arasında Bir Kalp

Karın Büyüsü: Edebiyattan Geleneklere, Psikolojiden Ev Hâline Kadar