Yoksulluğun Nedeni Yoksa, Zenginliğin Nedeni Nedir?
Yoksulluğun Nedeni Yoksa, Zenginliğin Nedeni Nedir?
Hanno Sauer, Ahlak – İyi ve Kötünün İcadı
kitabında bir cümle kurar:
"Sanılanın aksine, yoksulluğun nedenleri yoktur.
Zenginliğin nedenleri vardır, yoksulluk ise müdahale edilmemiş doğal
durumdur."
Bu cümle, alışılmış düşünme biçimimizi sarsacak kadar güçlüdür.
Çünkü biz genellikle yoksulluğun nedenleri üzerine kafa yorarız. "Neden
bazı insanlar fakir?" diye sorarız. Oysa Sauer, bu sorunun yanlış olduğunu
söyler. Asıl sorulması gereken, "Neden bazı insanlar zengin?"dir.
Bir düşünelim: Eğer hiçbir şey yapılmazsa, hiçbir sistem
kurulmazsa, hiçbir müdahalede bulunulmazsa, insanlar doğal hallerinde
yoksuldur. Çünkü zenginlik bir çaba gerektirir, bir sistem gerektirir, bir
düzen gerektirir. Gök kubbenin altında herkes eşit başlamaz; ama zenginlik
yaratabilmek için fırsatlar, eğitim, sermaye, bilgi ve bağlantılar gerekir.
Yoksulluk, bir sonuç değil, bir başlangıç noktasıdır.
Zenginlik Bir İstisna mı?
Sauer’in görüşüne göre zenginlik, doğal olmayan bir
durumdur. Bir birey, bir toplum veya bir ülke zenginleşmek istiyorsa, bunun
için sistemli bir çaba göstermesi gerekir. Tarihe baktığımızda da bunu görürüz.
Sanayi Devrimi, finans sistemlerinin gelişimi, teknolojik ilerlemeler… Bunların
hepsi insan eliyle yaratılmış ve belirli bir kesimi refaha taşımıştır.
Peki, yoksulluk neden bu kadar yaygın? Çünkü yoksul
olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur. İnsan doğası gereği, doğayla baş
başa bırakıldığında hayatta kalmak için mücadele eder. Ama zenginlik, doğadan
kopuşun bir eseridir. Bilgiye, teknolojiye, organizasyona ve çoğu zaman da
başkalarının emeğine dayanır.
Adalet ve Fırsat Eşitsizliği
Eğer yoksulluk doğal halimizse, o zaman şu soru da önem
kazanır: Zenginlik kimin hakkı? Doğru zamanda, doğru yerde doğmuş
olmak, doğru insanlarla tanışmak, doğru eğitimi almak gibi faktörler çoğu zaman
bireyin elinde değildir. Ama bir kişi zenginleşmek için kendisine sunulan
fırsatları değerlendirmek zorundadır.
Bu noktada gözde bir gerçek karşımıza çıkar: Eşit fırsatlar
yaratılmadığında, yoksulluk devam eder. Bir çocuk yoksulluk içinde doğduğunda,
eğitim olanakları kısıtlı olduğunda, sağlık hizmetlerine erişimi zor olduğunda,
bu doğal durumu kırması mümkün olmayabilir. Çünkü ona, yoksulluğu aşacak
araçlar verilmemiştir.
Sonuç: Müdahale Edilmeyen Doğal Durum
Hanno Sauer’in ifadesi, klasik ekonomi ve sosyoloji
yaklaşımlarını ters yüz eden bir düşünceyi ortaya koyar. Eğer hiçbir müdahalede
bulunmazsak, insanların çoğu yoksul kalacaktır. Zenginlik, bir şeylerin doğru
yapılmasının sonucudur. Peki, bireysel olarak ne yapabiliriz?
- Kendi bilgimizi artırarak, elimizdeki kaynakları
değerlendirerek yoksulluğun doğal döngüsünden çıkabiliriz.
- Toplumsal düzeyde, eğitim ve fırsat eşitliği yaratmaya
çalışarak, zenginliğin sadece bir azınlığın hakkı olmasını önleyebiliriz.
- Yoksulluğun "çözülmesi gereken bir sorun" değil,
"kendiliğinden var olan bir durum" olduğunu kabul ederek,
odağımızı yoksulluktan değil, zenginliği nasıl üreteceğimizden yana
kaydırabiliriz.
Sonuç olarak, gözlerimizi göğe kaldırıp şunu sorabiliriz: Zenginlik
gerçekten bizim elimizde mi? Yoksa bazıları için bir ayrıcalık mı?
Yorumlar
Yorum Gönder