Beyaz Geceler - Dostoyevski

 Beyaz Geceler - Dostoyevski

Beyaz Geceler: Bir Düşün Peşinde Kaybolmak

 Bazı kitaplar vardır, sayfalarını çevirirken sanki kendi ruhunuza ayna tutuyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Dostoyevski’nin “Beyaz Geceler”i işte tam da böyle bir eser. Melankoli ve romantizmin iç içe geçtiği bu kısa ama derin roman, yalnız bir adamın tek bir geceye sığan büyük bir hayalini ve aşkını anlatıyor.

 Yalnızlık, Hayaller ve Geçicilik

Romanın ana karakteri, ismi verilmeyen bir genç adamdır. Petersburg’un “beyaz gecelerinde”, yani yazın hiç tam anlamıyla kararmayan gecelerinde, yalnızca hayalleriyle yaşayan bu adam, sokaklarda gezinirken Güneş gibi parlayan genç bir kadın olan Nastenka ile karşılaşır. Onunla kurduğu bağ, karakterin tüm hayatında ilk defa birine gerçekten dokunabilmesini sağlar. Ancak, tıpkı gök gibi sonsuz sandığımız ama geçici olan o beyaz geceler gibi, bu aşk da kaçınılmaz bir şekilde sona erecektir.

 Aşk mı, Bir Hayalin Peşinden Gitmek mi?

“Beyaz Geceler”in belki de en can alıcı noktası, gerçek aşk ile hayali aşk arasındaki farkı anlatmasıdır. Karakterimiz, Nastenka’ya âşık olur ama aslında âşık olduğu şey belki de sadece onun hayatına getirdiği anlamdır. Hepimiz bazen bir insanı mı, yoksa onun hayatımıza kattığı hissi mi sevdiğimizi bilemeyiz.

 Geçicilik ve Kaçırılan Fırsatlar

Dostoyevski’nin bu eserinde her şeyin bir gün sona ereceği gerçeği derin bir melankoliyle işlenir. Hayatta bazı anlar vardır; tıpkı beyaz geceler gibi, nadir, parlak ve kısa ömürlüdür. Onları yaşarken sonsuza dek süreceklerini sanırsın, ama geriye sadece anılar kalır.

 Beyaz Geceler’in Öğrettikleri

Yalnızlık, bazen insanın en iyi dostudur.

 Karakterimiz yalnızlığa alışkındır ve belki de ona aşık olmasının sebebi, ilk kez biriyle gerçekten bağ kurmasıdır.

Bütün aşklar sonsuza dek sürmez.

 Ama bu, onların gerçek olmadığı anlamına gelmez. Kısa ama etkili bir aşk da ömür boyu unutulmayabilir.

Hayaller bazen gerçeklerden daha güçlüdür.

 Romanın başkahramanı, gerçek dünyada mutlu olamayacağını düşündüğü için hayallere kaçar. Ama hayaller her zaman yeterli midir?

Bazı anlar, sadece yaşandığı için güzeldir.

 Geçici olduklarını bilerek o anlara daha fazla değer vermeliyiz.

Beyaz Geceler, sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda insan ruhunun en kırılgan ve en saf hâline dair bir ağıttır. Kimi zaman sevmenin yetmediğini, kimi zaman ise en güzel aşkların, en imkânsız olanlar olduğunu gösterir.

 Ve belki de hayat, bir hayalin peşinden gitmek ve gök gibi sonsuz olduğunu sandığımız anların aslında ne kadar kısa olduğunu anlamaktır.

 @zeytine.batmayan.catal



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aralık ve Yağmurlar ...

Yıldızların Arasında Bir Kalp

Karın Büyüsü: Edebiyattan Geleneklere, Psikolojiden Ev Hâline Kadar