Kayıtlar

Haziran, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sevmek mi yoksa sevilmek mi daha güzeldir....

Resim
sevmek mi yoksa sevilmek mi daha güzeldir bu soru bir ömrün iç çekişi gibidir. sevmek… kalbin atma sebebini bilmek. birini gördüğünde içinin ısınması, adını duyunca yüzünün gülmesi. X’i düşünüyorum mesela, bir bakışıyla günüm değişiyor. ama o bilmiyor. işte sevmek böyle bir şey: sessiz bir yangın gibi. sevilmekse… gökyüzü kadar engin bir güven duygusu. sen hiçbir şey yapmasan da, biri seni tam olduğun gibi kabul ediyor. ilginçtir, sevilmek daha güvenli, ama sevmek daha cesurca. sevmek; seni hayata bağlar, ama sevilmek, seni kendine inandırır. biri kanat takar, biri uçurur. biri yakar, biri sarar. biri seni var eder, diğeri tamamlar. ama en güzeli? sevdiğin kişinin de seni sevmesidir. o zaman ne soru kalır, ne cevap. sadece iki kalp aynı anda atar. ve işte o ritim… bir ömrün en güzel melodisidir. @zeytine.batmayan.catal

Bir kadına verilecek en güzel hediye...

Resim
 Bir kadına verilecek en güzel hediye bir kadına verilecek en güzel hediye, ne pahalı bir çanta, ne ışıltılı bir kolye, ne de büyük bir buket çiçek aslında. gerçek bir kadın, ruhuna dokunan şeyi hatırlar. çünkü onun kalbine ulaşan yol, vitrinlerden değil… derinliklerden geçer. en güzel hediye; “anlaşıldığını hissettirmek”tir. sustuğunda neden sustuğunu bilmek. bir bakışından içini okuyabilmek. o bir şey demeden onun için çay koymak, “bugün sessizsin” diyebilmek mesela… bir kadına zaman ayırmak da hediyedir. gerçek bir “nasılsın?” sorusunun ardından gerçekten dinlemek...   ve bazen en kıymetli hediye; “ iyi ki varsın , sen olduğun gibi güzelsin” diyebilmektir. süslenmiş halini değil, uykudan yeni kalkmış halini de sevebilmektir. @zeytine.batmayan.catal

Geçmişe Gidip Çocukluk Halinle Konuşmak

  Geçmişe Gidip Çocukluk Halinle Konuşmak Düşünsene... Bir anlığına her şey mümkün oluyor ve geçmişe gidiyorsun. O eski sokak, o küçük bedenin, o saf bakışların… Karşında çocuk halin duruyor. Belki futbol oynarken, belki dizinde yara, ama gülümseyerek bakıyor sana. Ne derdin ona? Belki şöyle başlardın: "Merak etme, büyüyünce de hayal kurmayı bırakmayacaksın. Ama kırılacaksın… bazen çok." Sarıldığında hissederdin içindeki masumluğun hâlâ orada bir yerlerde durduğunu. Özel birisinin bir gün söylediği gibi, "Kendine yabancılaştığında, çocukluğuna sarıl." İşte o sarılma, zamanlar ötesi bir teselli gibi olurdu. "Bir gün "her şeyinmiş" gibi birine bakacaksın mesela," dersin. "Kalbinin nerede olduğunu sana hatırlatacak." Çocuk halin hiçbir şey anlamaz belki ama gülümser. Çünkü sevgi, hangi yaşta olursan ol, aynı dilden konuşur. Ve tam ayrılmadan önce ona şunu fısıldarsın: "Her şey çok zor olacak ama güzel olacak. Lütf...