14 Şubat: Aşkın Ticari Manifestosu mu, Gerçek Bir Bağlanma Günü mü?
14 Şubat: Aşkın Ticari Manifestosu mu, Gerçek Bir Bağlanma Günü mü? Sevginin zamana ihtiyacı var mı? Peki ya tüketim çılgınlığının, günlük ritüellerimizin arasına sıkıştırdığı bir gün, gerçekten aşka hizmet edebilir mi? 14 Şubat Sevgililer Günü, tarihsel bir aşk hikâyesinin yansıması mı, yoksa kapitalizmin en parlak pazarlarından biri mi? Sevgililer Günü, Aziz Valentine efsanesiyle bağlantılı olarak ortaya çıksa da, zaman içerisinde büyük bir tüketim furyasına dönüştü. Bu gün, sevginin bir simgesi olmaktan çok, hediyelerle desteklenen bir ticarileşme aracı haline geldi. Kalp şeklindeki çikolatalar, pelüş oyuncaklar ve pahalı akşam yemekleri... Peki, sevgi ve değer vermek, bir takvimin belirlediği günle mi sınırlanmalı? Aslında, aşk sürekli bir akış halindedir. Bir günlük gösterişlen ve abartılı jestlerle dolu olmamalı, aksine günlük hayatta anlam bulan bir his olmalıdır. "Eğer sadece 14 Şubat'ta sevdiklerimizi hatırlıyorsak, geri kalan 364 gün boyunca ne yapıyoruz?" sor...